Ülkemizde yayın kalitesi üst düzeyde olan çok sayıda TV kanalı var. Ancak en çok izlenen TV kanalları demokratik sistemle yönetildiği iddia edilen ülkemiz adına utanç verici ve son derece seviyesiz, her türlü denetimden uzak programlar sunmayı sürdürüyor.
Genel olarak yayınlara şöyle bir göz atarsak dört tür programın yayınlandığını görürüz.
Bunlar,normal kanallarının sabah saatlerin de sunduğu yemek ve sağlık programları, akşam saatlerin de yayınladığı diziler ile eğlence ve yarışma programları,
Haber kanallarının ise, akşam saatlerinde sunduğu tartışma programları ile özel spor kanallarının daha çok hafta sonlarında lig maçlarını yayınlandığı spor programlarıdır.
Geçirdiğim enfeksiyon nedeniyle uzun bir süre mahkûm olduğum hastane odalarında ve ev de bolca televizyon programlarını izlemek zorunda kaldım.
Bu süreçte izlediğim TV Programlarının rezaletini çok daha yakından görme fırsatı buldum.
TV kanallarının büyük bir kesiminin bağımsız yayın yapmadığını biliyordum ama rezilliğin bu boyuta çıktığının farkında olmamıştım.
İzlediğim yanlışlara ve toplumu çok olumsuz etkilediğini sandığım konulara değinmek istiyorum.
Sabah programları:
Genellikleyemek tarifleri eşliğinde, konuk olarak katılan bir diyetisyen veya bitkisel ilaç konusunda uzman bir akademisyen çok değişik konularda bilgi veriyor.
Çoğunun evine ekmek götürmekte zorlandığı bir toplumda canlı yayında hazırlanan yemek çeşitlerinde kullanılan ananas, brokoli, deniz börülcesi gibi sebzeler ile kuzu ve danaların özel bölümlerinden hazırlanmış et ve baharat türlerinin, bunları alabilme şansı olmayan insanlarda nasıl bir duyguya neden olur, düşünür müsünüz? Ayıptır ve bu yanlışa nasıl izin verilir anlamak mümkün değil.
Evlenme, suçlu ve kayıp arama gibi programlara hiç değinmiyorum.
Diziler:
Diziler ise bir başka rezalet. Aile içi kavgalar, cinayetler, aile yapısı ile bağdaşmayan karmaşık seks ilişkileri, aile içi entrikalar, ülkemizde ki kaç aile de görülebilecek olaylardır? Bu dizilerde ki ahlak dışı ilişkilerin özellikle baskı altında büyüyen gençleri yanlış özentilere itiyor olması, nasıl göz ardı ediliyor? Onu da anlamak mümkün değil.
Tartışma Programları:
Ülkemizde haber programları sunan dört-beş kanal var. Bunların çok büyük bir kısmı tartışmasız iktidar yanlısı olan kanallardır. Sadece Fox TV, Halk TV, Tele-1 TV kanalları muhalif yayın yapabilen kanallardır.
Ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak yansız ve doğru bilgi almak istiyorum.Ama özellikle son on yıldır bu şansımız kalmadı. Yandaş ve karşıtı kanalları izleyince, söylenenlerin hangisinin doğru olduğuna karar veremiyorum.
Dört beş yıl öncesine kadar daha tarafsız tartışma programları izlenebilen CNN ve Haber Türk’ de de artık tarafsız programlar izlemek hayal oldu. Takındıkları bu yanlı tavır, sanıyorum izleyici sayılarında da önemli düşüşlere neden oldu.
Bu toplumu aptal yerine koyacak boyutta kavgacı ve konuşma üslupları son derece çirkin olan, iktidar savunucusu aynı akademisyen ve gazetecilerehemen her tartışma programında yer veriyorlar. Bu konuşmacılar o kadar yanlılar ki, AKP Milletvekilleri dahi onlar kadar partilerini savunamıyorlar.Karşılarına da sürekli değişen ama daha yumuşak iktidar karşıtı gazetecileri oturtuyorlar.
Tartışmaların konu başlıkları genellikle Sayın Cumhurbaşkanı’nın o günlerde ortaya attığı CHP ile ilgili iddialardan oluşuyor. Ancak konuşma seviyesi öylesine dip yaptı ki, izlemek dahi acı veriyor.
Sanıyorum bir yerlerden ucu iktidar partisine dokunur da başları derde girer korkusu ile çok güncel konulara girmiyorlar.
Örneğin, hafta sonu İstanbul’da sekiz katlı bir bina çökmüş. Hemen yayın yasağı konmuş. Günlerce enkazın altında kaç kişi olduğu öğrenilemiyor.İnşaatı kim yapmış? Üç katı kaçak olduğu anlaşılan bu binaya iskân verilmişse, ilgili belediye yetkililerine neden hesap sorulmuyor?
Eğer verilmemişse, bu binaya doğal gaz, su ve elektrik nasıl bağlanmış?
Hadi, yayın yasağı konmuş, konuşamıyorsunuz, yayın yasağının neden konduğunu da mı tartışamıyorsunuz?
Veya halkımızın yaşadığı büyük sorunlara neden hiç değinilmiyor.
Çünkü dertleri,CHP’ ni nasıl yıpratırız?Her akşam aynı vurucu tim ile CHP’ ne vurmak adeta görevleri olmuş.
Bir başka anlamadığım konuda, bu kadar katı iktidar yanlılarının karşına oturan muhalif konuşmacıların iktidarın akıl almaz yanlışlarını söylemek yerine, CHP Yönetimlerini eleştirerek veya sürekli savunma yaparak CHP’ ne zarar vermeleridir.
Bu çerçeve de başlayan tartışma programlarını izlemek bir işkence haline geldiği için artık izlemiyorum. Hele unvanında rektör yazan bir akademisyen var ki, nasıl bilim adamıdır anlamak mümkün değil. Böylesine bir siyasi parti savunuculuğu ile akademisyen kimliği nasıl uyuşuyor anlamıyorum.
Bu tartışma programları artık toplumda oluşan ve giderek büyüyen ayrışmayı körükler duruma gelmiştir.
Spor Programları:
Burada da dizilere benzer bir başka rezalet yaşanıyor. Maçı canlı yayında seyrediyorum. Gece spor programını izlediğimde hayretler içinde kalıyorum.
Yıllarca futbol oynamış ve Samsunspor yönetimlerinde değişik görevlerde bulunmuş ve hepsinden öteye iyi bir futbol maçı izleyicisi olarak spor programlarını seyrederken şaşırıyorum.
Örneğin üç büyüklerin bir maçını seyrettikten sonra gece yayınlanan spor programın dao maçla ilgili yapılan analiz ve eleştirileri dinlerken,“Ben acaba başka bir maç mı seyrettim?”Diye düşünüyorum.
Eğer maçı üç büyüklerden birisi kaybetmişse, baş suçlu olarak hakem gösteriliyor ve pozisyonlar durdurulup, büyütülerek defalarca seyrediliyor.Üç büyüklerin aleyhine verilen bal gibi bir penaltı kararı yanlış olarak ilan edilebilirken, lehlerine çok ağır bir kararla verilen penaltı ise doğru karar olarak değerlendirilebiliyor.
Hiçbir yorumcu çıkıp da dünya sahalarında mükemmel maçlar yöneten hakemlerimizin neden kendi ülkelerinde o kadar başarılı olamıyor diye sorgulamıyor? Sporcularımızın maçlarda her pozisyona itirazını, hakemi aldatmaya dönük tavırlarını, seyircilerin sürekli hakemlerle uğraşmasını neden irdelemiyorlar.
Bunların hiç birisini yapmayan yorumcuların bir amigo gibi tuttukları takımı desteklemeleri, spor programlarını da izlenemez hale getirdi.
SONUÇ:
Bir sanatçının veya bir gazetecinin iktidarı eleştiren programlarını yasaklayan, bu sanatçı ve gazetecilere yasak koyma işgüzarlığını gösteren RTÜK, bu rezaletlere nasıl ses çıkartmaz? Denetim görevini yapmıyorsa, ne iş yaparlar anlamak mümkün değil. TV’ler de bu programları seyredenlere sabır diliyorum.
Kısacası ulus olarak bunu hak etmiyoruz. Yazık oluyor canım ülkeme.